4.26.2010

26.04.10 - Nous / Biz

Tu te souviens? Nous pouvions toucher aux étoiles, nous... 
Nous!
Nous?

Acaba fırsatım olacak mı söylemek için? Sonrasında bana ne olduğunu anlatabilecek miyim bi' gün? Sana ne olduğunu merak etmeyeceğim, söz. İstediğim bir kez daha ''Sen şunu yaptın, ben bunu yaptım.,, kavgası etmek değil. Söylediklerimi ileride aleyhime kullanmayacağını bilerek ya da buna inanarak kıvırmadan tüm olanları anlatmak istiyorum sana. Herkesin el atmasına izin vermediğimi, sadece o zaman onları engellemekten aciz olduğumu açıklayabilecek miyim hiç?
Giderken beni en son öptüğün yerin iki adım ötesinde oturuyorum. Apartman merdiveni. Anahtarım yok, anneannem gelsin diye bekliyorum. Sahi bak, biz bir gün ayrılsak da sen anneannemi ziyaret edecektin hep. Belki de gelmelisin ha?
Böyle işte. Aslında bunlar merdivende oturan çocuğun düşünceleri olarak kayda geçmemeli. Seni özlerken bir yandan da anneannemin sesini duyuyorum şu anda, geliyorlar. Son bir soru, bizi birleştirdiğin simgeyi hatırlıyor musun? O geldi aklıma, defterime de çizdim hatta.

İyi ol.

Samimiyetle

Yavaş ve Aceleyle Yirmi Oluyormuşum...

''Aşklarını hatırla.,, dedi bana ''Sıra sendeyken hali hazırda, hatırla. Hem, üzülmemen ya da ağlamaman için bir sebep de yok. Hatıralarını madem arkanda bırakamıyorsun.,,

Ben de bir yandan 'Ne saçmalıyor bu adam?, diye düşünürken bir yandan da arkamda bıraktığım yirmi yılın, benim yirmi yılımın ne kadar da hafif ve sakin geçtiğini düşündüm.

Tüm o aşk komedisiyle.

Yerin dibine batasıca.

Batasıcalar.

Paradoks

İyi çocuk seni becermek ister.

Kötü çocuk seni becermek ister.

Geri kalanlar da yatakta ne yapacağını bilmez.

Şimdi kimle çıkıp kimi terk edeceksin bakalım?

Not:Samantha Jones'u seviyoruz ama. O ayrı.

Yüz

100!

Nâmüstesna Bir Veledin Hâtıratı (1)


Seninle eğleneceğim. Tek sorun alkol alamıyorum ve yeşil beni büyütüyor.
Lakin bu benim gecem, stres yok sorun yok. Hepsini daha önce yaşadım zaten. Hem ağlayacak göz yaşım olsa da zamanım yok ki.
Hatırlatmalıyım diğerleri kül iken ben iksirdim ve bu çok hoşuma gitmiştir hep. Şimdi ise konu Ben'im şahsımdan azad oluşum.
Sen yine de yalan söyleme Johnny, dinamit patlarsa ölüverirsin alimallah.

4.25.2010

25.04.10 - Baba

Hali hazırda arzuladığım zaten bu iken, çocukluğuma baktığımda birkaç anı dışında yanımda hatırlayamadığım bir adamın beni aramıyor olması gerçekten çok bir anlam ifade etmiyor benim için.
Muhtemelen olması gereken bizim ikimizin arasındaki ilişkinin tam tersi. İddia ettiğinin aksine sadece seni suçlamıyorum. Seni çok çok uzun süredir suçlamıyorum aslında. Buna gerek ya da değer görmüyorum.
Buna kabullenme deniyor sanırım. Yıllar boyunca ben ''Galiba kabulleniyorum.,, derken sen de ''Korkarım kabulleniliyorum.,, diye düşünmeliydin. Şu saat de sonrası da geç çünkü.
Arkadaşlarım var. Benim tattığım tarzda bir eksikle büyüyen, yaşayan. Ölüm gibi gayribeşeri bir etken yüzünden buna mecbur kalmış olan. Peki bizim özrümüz nedir? Sen oradaydın, oradasın. Yanımda duran ufaklığın telefonunun uzaklığında sadece. Beni telefona istemekten aciz.
Sen ne zaman, neden vazgeçtin benden? Neden olduğunu bilsem de ne zaman vazgeçtiğimi hatırlamıyorum ben mesela. Ama sen neden vazgeçtin? Hayatımıza soktuğun diğer kadınları bildiğim için mi? Paramızı nerelerde harcadığını bildiğimden mi yoksa? Sokakta bana seni sorduklarında ne diyeceğimi bilemediğim için mi? Korkudan. Annemi müthiş derecede üzdüğünü bildiğim için mi? Kapımıza gelen adamlarla karşılaşmaktan korktuğunu onlarla bizim ilgilenmemiz için evde olmadığını söylediğimiz için mi? Hayatı da intiharı da eline yüzüne bulaştırırken seni karga tulumba hastaneye taşıyanlar arasında olduğumdan mı yoksa o gece intihar etmeye çalıştığını, seni öldürmeye çalışmadığımızı anlatmak için karakola ifadeye vermeye gittiğimizde orada olduğum için mi?
Anlaşılan bunlar için değilmiş. Tüm yaptıklarına rağmen annem seni tekrar kabul ettikten sonra yine kötü adam olmaya devam ettiğin, annem senden boşandıktan sonra bunun yıllar önce yapılması gereken şey olduğunu bildiğim, seni annemle barıştırmaya çalışmayı reddettiğim, bunu yüzüne söyleme cesareti gösterdiğim için.
Miş.
Ne diyeyim, sen bilirsin. Bana verdiğin, gözle görülür tek şey soyadın. Onu da kabul ettiğimde ya da istediğimden değil. Bilakis reddediyorum onu da. Bilfiil.
Ama sen bunu umursayacaksın. Ve ben bunun için özür dilemeyeceğim.
Tek sorun, kardeşim bunu kaldıramıyor. O söylenenleri yediremiyor. Seni hala seviyor olmalı.
Çocuk işte.

4.23.2010

La Force

Regardez-là bas
Il pleut, n'est-ce pas?

Laissez-moi vous dis
Qu'il avait un roi ayant l'aimé
Comme un amant.

Chaque garçon mauvais le fait parfois
Chaque garçon bon le sent eventuellement.

Que quitter soit un religion.

Ils croissent en eux même et même eux!

Chaque garçon bon en a besoin
La force...

Puis, d'ailleurs;
Comme ils se donnent la main
La force

les torture.

Yatak Muhabbeti

Birileri ışıkları söndürmeye başladılar.
Gecenin tadını flüoresan şahitliğinde çıkaramaz,
çiftlerin bazıları.

Tek başına kalanaysa güçlü olma zorunluluğu...

Zaten içine şeytan girene rahip çağırmaca,
ritüellerden medet ummaca...
Ama sonra, biri aşık olduğunda kutlamaca.
Lar...

Aralarındaki fark ne oldurulduysa artık

şimdilerde Hiçbir Yer'in kralı Kimse'nin bir anahtarla
tercihen beyaz atında
çıkıp geleceği düşüncesi yaygın.

Yine de bu durum kâfiyetle sabit.
Nereye gidersen git aşıkların olabilir ama,
O karanlıkta işimiz bittikten sonra

eninde sonunda, hepimiz


yalnız uyuruz.

4.20.2010

19.04.10 - Pierre Loti

Bugün gerçekten çok eğlenceliydi ve hayatımın en güzel nargilesini içtim. Pierre Loti pek bir hoş idi, ama Pierre'in eski tadı kalmamış tabi. İyice yaşlanmış, çökmüş... Gençken hiç böyle değildi bu adam.

Bir de galiba artık saçlarımı kestirme zamanım geldi.

Ağaç gibi bi' şey çıktı tepemde, tövbe estağfurullah.

4.19.2010

Minnet

Minnettarım derken ne kadar da harfi gereksiz yere harcıyoruz yahu. İki tane 'n' iki tane 't'. Bu soruna bi' çözüm bulmalıyım en kısa zamanda.

4.17.2010

Rüya Güncesi - 16.04.10

Johnny Doe O'dan mesaj aldım rüyamda. Kadıköy Boğa'da olduğunu söylüyor, buluşmak istiyor. Boğa'ya gidiyorum, Kadıköy Rıhtım'da olduğunu söylüyor. Oraya gittiğimde de Alsancak'taymış işte. Alsancak'a gitmek için otobüse biniyorum ve yarım saat sonra Sevinç Pastanesi'nin önündeyim. Balçova'da olduğunu söylüyor bu sefer de. Balçova'ya doğru giderken beni kandırdığını düşünüyorum. Hemen akabinde de rüyada olduğumu fark ediyor sonra da uyanıyorum.

Fal Güncesi - 16.04.10

Kalabalık ve karanlık. İçim mi kararmış yoksa hep mi karaymış ya da kahve içmeyi mi bilmiyorum, bilmiyorum. Kayalar ve üstlerinde insanlar var birbirlerine bağırıyorlar. Büyü yapan Saruman misali. Kendim baktığımdan çok da anlam veremedim fincana. Tabakta da bir halt yok. Sanırım gerçekten yeteneksizim kahve içme konusunda. Köpük köpük haber dahi göremedim.

Bazen

Diyorum ki belki, ama sadece belki, Johnny bir melek değildi.

4.16.2010

16.04.10 - Miras Adabı

Az önce duş alırken fark ettim ki çeşmenin sınırları dahilinde en çok ve en sıcak suyla yıkanırken ateşi bulan adamın çabaları boşa gitmesin diye elimden geleni yaparak onun mirasına sahip çıkıyorum.

''Küresel Isınma''yı ciddi almak için ''Ata'mızın Yatı 'Savarona' Satılıyor! Karşı Çıkan Kaç Kişiyiz?'' bilinçlenme akımına kapılan arkadaşlarımın aynı tavrı suların azalması için vermesini bekliyorum.

16.04.10 - İzlanda

Biri o dağın tıpasını yerine taksın tekrar, kabul etmiyorum. Sen iki yüzyıl uyu sonra patla. Üstelik kül bulutları haftaya Türkiye'deymiş. Hayır Balkanlar Üzeri havasahamız soğuklara alışık hem biz de yasal da değil, dumansız hava sahası olayındayız malum.

Üstelik ben artık haftaya beyaz pantolondur t-shirttür giyerim diye düşünüyordum.

Avrupa'ya yaşlı kıta diyerek yaşımı ortaya çıkartan Atv spikerine kızgınlığımı dile getirirken Lech Kaczynski'nin cenazesi de ertelenmiş.

Ne münasebetsiz bi' kız oldu bu Tabiat. Yetiştirirken de pek disiplinli davranmıştım halbuki.

4.10.2010

10.04.10 - Bununla Birlikte...

Dans etmek iki insanın birbirlerine teslim olmalarıdır gibi manasızlar manasızı klişe bir laftan mütevellit sabahın şu saatinde kendimi küçük, zayıf ve savunmasız hissediyorum.

Ve herkes bilir ki ben hiçbir zaman küçük, zayıf ya da savunmasız olmadım.

En iyisi gidip noodle yapayım. Canım istedi.

10.04.10 - Dear Martha, Bad Cockroach. Help!

Sabahın bi' köründe banyoya girdiğinizde klozetinizin hemen yanında bir karafatma olduğunu fark edip hemen geriye doğru attığınız adımlarla banyo kapısının eşiğine - güvenli bölge - dönerseniz sakın yeteri kadar yoğun bakarsanız karafatma ölür ya da yok olur diye ummayın.

O salak şeyler nükleer bombalardan bile sağ kurtuluyorlar!

Üstelik iğrenç yaratık varlığımı sezip öylece bekledi bi' süre, sonra da klozetin arkasına doğru gitti. Hayır ben o klozete oturuyorum! Anneme bağırmak istedim ama evimizin erkek kadrosunun en kıdemli üyesi olmam beni evin erkeği yaptığından gururuma yediremedim. Berkcan da arkadaşında kalıyor bu gece, ona seslenirdim mesela evde olsa.

Ne iğrenç yahu! Kollarım kabardı, kaşınmaya başladım. Hep böyle oluyor. Hiç hoş değil hiç hoş değil. Gitti gönül rahatlığıyla dergi ve kitap okuduğum uzun tuvalet seansları. Ki evet bu edebi kimliğimin sonuna geldiğimin de kanıtı. İnsan başka nerede kitap okur ki?

Hadi biri çıkıp gelsin de öldürsün o yaratığı. Lütfen lan.

4.06.2010

Anket: Güç

Hepimiz gerektiğinde iyi atfettiğimiz büyük güce dua eder, yardım isteriz. Bu Tanrı olabilir, İsa olabilir, Bakire Meryem olabilir, Yehova olabilir, Karma olabilir, Allah olabilir. Listede de devam edebilir tabi. Peki ya gerçekten zor durumda kaldığımızda ne yaparız? İşi çirkefliğe vurup kötülükten de yardım isteriz. Esmeralda'nın saçlarında parmaklarını gezdirmek için Şeytan'dan tek bir şans isteyen Quasimodo misali.

Peki buradan çıkarılacak sonuç nedir? Kötünün gücünün iyiden Şeytan'ın gücünün Tanrı'nınkinden daha çok mu olduğuna inanıyoruz içten içe?

Pasamu

''Pasam...,, dedi Katina, kendi kulağımla duydum.
Ayağa kalkışında bir sokak kızının kırkını geçince aldığı bir asalet var hatunun. Tavrı o kadar sıcak ki hararet basmış olsa gerek elbisesi küçücük. Belki de parası bu kadarına yetti... Şalı da sandalyesinin omuzlarında, yere değiyor saçakları.
İçerisi loş ve dumanlı, bu kargaşada paşayı değil burnumun ucunu zor görüyorum desem yeri. Ama masaya fesini bırakırken eşek gözü gibi yüzükten belli oluyor ki Katina yağlama yapmıyormuş, adam harbi paşa galiba.
Bana ne yahu deyip kafamı çevireceğim ama şarkı söyleyen kadının çatlak sesini değil de Katina'nın boğuk, şenlikli sesi geliyor kulağıma. Ne hikmetse paşanın sesi ya çıkmıyor ya da bana gelmiyor.
Adam bana yasaklı mıdır nedir? Anlamadım... Benim masamdaki de sızdı sızacak, melül melül bakıyor. Haspam kim bilir hangi alemlerde?
Neyse neyse... Zıkkımlanınca çenesi kesilenlerden şükür... Bazılarının önce çenelerinin yayları gevşer sonra da ellerinin ayarları kaçar, benim de tepem atar tabi sonra.
Sussun, daha iyi. Susan adam iyidir.
Ama duyulan, Katina'nınki konuşmaya başlamış. Duyulan da Katina tabi, ben adamı işitemiyorum.
''Bosversene be Pasam!,, diyor Katina ''Dağ gibi adamsin, sana kiz mi yok kari mi? 'Em ben duymuşum o kizi bir oglana vermisler.,,
Boşuna ''Katina'ya sor önce.,, demiyorlar bizim muhitte. Karı her boku duyuyor; kuburmuş gibi tüm laflar buna yuvarlanıyorlar.
''O yelloz yüzünden dillere mi düsmek istiyorsun?,, diyor. Bir çıkış, bir itiraz var sesinde. '' Yok sayilmissin iste, isi cehennem azabina cevirme de o devletli basini baska hatunlardan yana döndürüver.
Disarisi kayniyor. Onun gibi bal dudaklisi yok mu? Var! Tanisilacak kadin mi yok? Var!
Kalbi çalinacak sonra da kirilacak kiz mi yok?
Var vre var!,,
Nasıl da laf yapıyor bu karının ağzı, hep şaşırıyorum. Yüzüne baksan, şimdi doğruyu söylemek lazım, çirkin değil ama ne tam huri ne tam yolludur Katina. Bu kadar çok isteyeni neden var diye meraklanıyorsan, dili yüzünden.
Onu da bi' kendi ağzının içinde bi' nargilesinin marpuçunda gezdirir hani.
''Aman hep ayni hikaye Pasam. İlk sen misin sanirsin askin ana kuzaği gibi olmadigini fark eden? 'Epsi aynidir oysa. Kimseyi de suçlamak yok, isin kanunu bu. Elma çalarsan ya cennetten sürülürsün ya da elini kestirirsin. Eh... Eleni'nin birine yürecigini verirsen ya o kirar ya da sen çeker alirsin geri.,,
Duruyor. Belli ki paşa konuşacak. Merak ediyorum yüzünü, bırakılan koca adam yüzü nasıl olur acaba?
''Nereden mi biliyorum? Ben bi' bes vakit namazi bilmem bakma zaten bana farz degil. Sen aski sadece senin gibiler mi bilir saniyorsun? Yok Pasam yok... Senin tanidiklarin askin ne olmadigini bilenler. İçip içip osurup osurup ipe dizen üç karisi varken ask acisindan bahseden ne bilir esasli?
Katina bilir ama. Ask senin odalarinda, kösk bahcelerinin kuytu köselerinde degil sokagin ortasinda 'erkes görürken yasanir. Kiz, burada babasinin asfalyalarini attirmayan adama olur da demez 'em. Sende ise babasi evet demeden su içemezler. Başkasina varirlar. Telli duvakli güle oynaya.
Burada, kendini öldürenlerden geçilmez öyle olsa.,,
Ne laf etti ama Katina. Ne işkembe var kadında. Salla babam salla. Konuş babam konuş. Paşa uzun susuyor ama, bozuk çalmasa bari...
''Pasam, yok artik... Agliyorsun yahu, yapma. Sirf senin kalpcigin geride tek kaldi diye aglama, adina yakismaz. Aglayacaksan tüm tek kalplere agla da bi' halta benzesin.,,
...
''Ögretirim tabi Pasam. Bu geze misafirim ol. Senin bi' altini üstüne getirelim, bi' düzel, kendine gel...
Gerisini mi?
Şeytan halleder.,,

4.02.2010

Johnny

Beni tasalandırdığını sanma
Gün ve gece seni düşünsem de
Zor biliyorum ama düşünebildiğimi varsayasın sen
Varsın öyle olsun diye buyurmuşum mesela ben.

Neyse.

Sen, ne zaman beni düşünmek yüzünden tasalanacaksın?
Sen, kim uyanıyorsa benim sükut-u hayalimin üzerinde artık.

Beni tasalandırdığını sanma
Gece uyanırsan eğer, hani bir kez daha şehvetinden değil de
Ben seni rahatsız ettiğimdendir
Derim ben hani.
Sesini de açsan televizyonun bir ''tık''
Hayatın değişsin istesen de bir 'tık

Sen, uyanırsın sabahları hep benim sükut-u hayalimin üzerinde.
İki kişinin yattığı yatağın çarşafı bu kadar mı bozulmadan korur kendini
Her gece hem de.

Johnny, sen bir melek değilsin.
Aramızda ne değişecek ki?
Adam olan adam her daim bilir kendi etrafında toplamayı
Tüm dünya erkeklerini söylesinler diye ona övgü dizelerini.

Ve o erkekler bunu yaptıkları sürece unutulmaya hızlıca mahkum edileceklerdir ya
Hiçbiriniz melek değilsiniz vesselam.

Johnny! Johnny! Biraz daha nazik olaydın...
Johnny, hani ben, Dünya, doğduğundan kelli
Her bir ademin senden bir kez özür dilemesi gerekecekti belki.

4.01.2010

01.04.10 - Nisan

Havalar ısındı ama galiba burada nisanda da yağmur yağıyormuş. Bugün yağdı yani.

Eylülden beri yağmur yağıyor, halbuki Londra'da da değiliz ama... Neyse günün bir kısmı en azından güneşli geçiyor ve güneşliyken evimizin içi pek bi' hoş oluyor.

Hadi şimdi bugün yaptığınız şakaları anlatın bana. Ben yapmadım hiç. En azından şimdilik.