1.31.2010

3

...

Bu noktada durulsa, vuku bulduğu inkar edilemez olan 'biz' olgusundaki iki etmen olan, ben ve o kıstaslarının ayarı bozulmasa eminim ki upuzun sürecekti. Çocuklarına bulduğu isimleri gerçekten kullanabilecekti.
Aslında galiba bununla başladı. Ben hiçbir zaman 'çocuklarım olacak' hayali kuran biri değilken birden 'ondan farklı bir şey istememeliyim' tabusunun ağırlığı altında ''Bebeğime de yeşil zıbın alırım artık..'' diyen bir kız olmuştum.

...

Çalışmadan küçük bi' parça.

31.01.10 - Beş / Cinq / Five

Uzatmaya gerek yok, benimle ilgili bilinmeyen beş şey söyleyeceğim size.

Voici, il y a cinq faits que vous ne savez pas de moi.

There are five facts that you don't know about me.

1) Hiç Nazım Hikmet okumadım çünkü çok çirkin bir yüzünün olduğunu düşünüyorum.
Je n'ai jamais lu Nazım Hikmet parce que je pense la face duquel est laid.
I've never read Nazım Hikmet because I think his face is ugly.

2) Ne zaman canım sıkılsa gidip aynaya bakıyorum. Ya da fotoğraflarıma bakarım.
Toutes les fois que je me sens pas bien je regarde au mirroir ou mes photos.
Whenever I feel bad, I go and look at the mirror or my photos.

3) Film izlerken çoraplarımı çıkarmazsam filmi anlayamam.
Je ne peux pas comprendre le film que je regarde avec mon bas habillé.
I can't understand the film that I'm seeing with my socks on.

4) Nükhet Duru dinlemekten zevk alıyor olabilirim.
Peut-être j'aime écouter Nühket Duru.
Perhaps I like to listen Nükhet Duru.

5) Klasik dönem edebiyatçıları için çok üzülüyorum, beni okuma şansına ulaşamayacaklar.
Je sens vraiment mal pour les écrivains de l'époque classique parce qu'ils n'arriverent jamais à lire ce que j'écris.
I feel really bad for writers of classic era. Because they'd never have a chance to read what i write.

1.03.2010

03.01.10 - There was a boy...

Bakın, bir oğlancağız varmış
Bir ara konuşmuş ve elveda demiş
Peri masalının nasıl böyle sonlanacağını merak etse de
Bir yerlerde
Bir zaman
Aşkı nakavt etmiş ama
O da aynı ringde yatakalmış.
Bu, bu kadar öldüyse mantıken, demiş kendine
Neden elveda demek acıttı canımı?
Anlamak için sonrasında
İyisi mi, demiş
Her raundu tekrar tekrar izleyeyim.
Ve her seferinde aşkı tuş ettiğini gördükçe

Nefretle kol kola girip alkış turuna çıkmak...
Tüm duygularından arınıp üstün gelmek...

Bunları yapabilme isteğiyle sabırsızlanmış
Sonra, şu elveda sızlaması geçsin diye
Maçı durdurmak istemiş
Ama görüntüyü donduramamış
Her sabah
Okuldan eve
Vapurda
O tam
Durdurdum, dediğinde
Kavga yapışmış yakasına yüpyüce yabasıyla.
Sonra maç bittiğinde
Gerçekten aşmaya başladığında
Aşkına
Rakibine
Kendi acılarının hepsini bir sos halinde sunduktan sonra
Fark etmiş ki

Tek söylemek istediği
Oğlum, seni çok özledim demek

Tek yapmak istediği
Şeytan'a sarılıp bir kez daha inanmak

Mış.
Çünkü O, ne kadar Ortodoks'um
Dese de
İçindeki Katı Katolik
Menopozunu geçireli yıllar olmuş dindar
Tanrı'dan çok Şeytan'ın varlığına inanırmış.
Aslında beyni,
Kendi öz beyni,
Ne kadar güçlü olduğunu,
Aşk'ı ringde ağız burun kan içinde darmadağın yatarken
Gördüğünden
Korkmuş. Ve
Oğlancağız'ı özlemle kandırmaya çalışmış.
Zaten tüm eski sevgililer
Güçten korktukları için barışırlarmış.

Ama O, öyle yapmamış
Yoluna ayaklarıyla devam etmiş
Ve nasıl da başka kimsenin bu ayakkabılar içinde
Onun hayatını dolduramayacağını görmüş.
O günden sonra
Sadece kendi omzunda ağlamış.

Zeynep

Yani sen bile mezun oluyorsun ya hani... Şaşırmışın şaşında sası sası soruyorum kendime 'Ben daha dün kaydettirmedim mi bu kızı liseye?' diye, deyi. Ah, artık tüm faniler senin üç ebeveynin olduğunu öğrendiler Zeynep ama senin kadar mükemmel bir yaratının kendileri gibi sadece iki kişinin ortak çalışması olmadığını tahmin ediyor olmalıydılar.

Şimdi her ne kadar bu bana kendimi yaşlanmış hissettirse de sana ve bize, özellikle hayatımızın bu kadar erken bir döneminde yenilen kazıkların deneyim olarak geri döndüğünü bize öğreten insanlara teşekkür ediyorum ikimizin adına. Hatta gerekirse ben ağlarım ikimizin yerine Zeynep. Neyse. Ayrıca tutup da ileride otobiyografilerimizde yazıp para kazanmak varken burada 'O yaz da ne güzel geçti.' tarzı cümleler kurmayacağım.

Çünkü dışarıda, artık hayatlarımıza bedavadan dahil olamayacak insanlar var. Sayıları daha da arta.

Teşekkür ederim yavrum ben sadece, bu zamana dek orada olup zırlamalarımı engelleyip ya da en şiddetlilerine sadece sen tanık olduğun için.

Böylece gerçekten Tanrı gibi davranabiliyoruz.

O yüzden, basit ve yalın bir mütevazilikle beni bu kadar eşsiz ve yeri doldurulamayan birine büyüttüğün için teşekkür ederim.

Sen benim on mislim olan tek ruhsun ve iyi ki biz ruheşi değiliz.

Seni seviyorum.

Buradan tüm eski sevgililerime sesleniyorum =D

Bir şeyi ben kırdıysam eğer, kırık parçalar daha da değer kazanır.

Özel bir şey yaşadığımızı düşünüyordum ama böyle düşünmesi gereken sendin, zavallı. Yanımda duruyordun, bunu fark etmeliydim. Senin hakkında tüm bildiklerime, burnuma çalınan tüm kokulara(!) rağmen elimi tutma lütfu üzerinde kutup yıldızlı bulutsuz gece gibi aydınlık bir hediyeydi.

İnsan görürsün diye bekliyor ama...

Tolkien'ın da dediği gibi, siz insanoğlu tamahkar bir ırksınız be yavrum.

İyi bir şey yaşıyorduk ama tüm o mekanik aletlerinle birlikte - ulan tuvalete bile onlarla gidiyordun - senin romantizminin kötü değil programlanmış olduğunu bilmeliydim.

Bu yüzden yürüyüp geçtiğimi gördüğünde sakın konuşma bile. Sen koltukta oturuyormuşsun da ben TV5'teymişim farzet. Beni haberlerde görebilirsin ya da ne bileyim 'Ölmeden Önce Seks Yapılması Gereken 1001 Kişi' kitabında ama bu bir promosyon değil çocuğum, beni parasını ödemeden göremezsin artık.

Nereye meylettiysen orada kalabilirsin hayatım, dur şimdi ben bir oynayayım. Ah bir de beni annenin evinden arama, açmayacağım.

Bak şimdi kim ağlıyor hii hii hiş...

Kaybettiğini sandığı şey hii hii his...

Biliyorum bazı yapışkanlar porselen tutabiliyorlar ama İkiz Kuleleri tekrar inşa edenler bile benim kırdıklarımı toparlayamazlar. Kariyerinin tepesinde bir manikürcü dahi düzeltemez artık senin kırılan tırnaklarını.

O yüzden bana tırmanmaya çalışma.

...

Je ne sais pas mais c'est la vie.

Yüzümden çekil bi'.

Yan Etkiler

...
Dayanabileceğinden fazlası olmamdan korktun durdun. Hani içinde hiç ışık olmayan o 'kedi odası'nda sevişirken biz gözlerindeki yansımam bir şamdan gibiydi.

Ben karanlıkta dahi parlayan biriydim sen ise karanlığın içinde görünmez.

Ve ben bir o kadar da çocuktum. Bu farklılığımızı seveceğini düşünürken beni söndürmeye çalıştın sen.

Söylediğin her şeye inandım üstelik. Beni koruyabileceğinden bahsettiğinde, aptalım ben malum; kimden, neden nasıl ve neden sen koruyorsun ki beni diye sormadım hiç.

Neyse; sonuçta affettim ama unutmaktan gerçekten fersah fersah uzağum.

İstersen 'ah o gemide ben de olsaydım...' diye şarkı söyleyebilirsin.

Ama kendi cennetimden çıkıp da seninle cehenneme geldiğim evlerin her birinde ağlamak istesem de sustum ya ben sen de yanımda uyurken horlayışlarınla beni tükettiğini göremedin.

Üstelik yaşadığımız benim hayatım bile değildi üstelik, seninkini yaşıyorduk.

Tanrı'ya şükür Zeynep oradaydı. Bana 'İçinde tut ki bi' başlarsan ne sen ne de ben ilelebet susamaz zırlarız. Bu kuralları sen yarattın unutma.' diye şarkı söylemek için.

Ah ama şimdi, hali hazırda kahkahalarıma dönüp onlarla tüm 'garçon'ları rahatsız ederken inan aynı boku tekrar yemeyeceğimi çok iyi biliyorum. Dedim ya 'unutmaktan fersah fersah...'

Sayende fark ettim ki ben gerçekten müthiş biriyim. Tüm dünya senin adını ağzından düşürmezken ben bir gün, istediğimde, hepsi ayaklarıma kapanmak için evime gelecekler.

Ama sen sakın zahmet etme çünkü artık hem kapıyı kime açacağımı hem de anahtarını nerede nasıl unutacağımı öğrendim.

Nur für Deutschland...

Alacalı sona kadar benimle olacaksın. Paylaştıklarımız... Bu deneyim, bahsedilemeyecek kadar baharatlı. Bu yüzden bunu içimde tutacağım, tekrar, senin üstüne sevebilene dek.

Zamanın içre mekan hala bize ait ama. Korunaklı, duruyor zihnimde. Yaşanamayacak olan hatıraların içinde.

Yo, hayır. Asla çok uzakta olmayacaksın. Zamanın silmesine olanak tanımayacağım burada olsan dün yapabileceklerimizi.

Çünkü kimsenin yerini dolduramayacağını öğrendim. 

Bu yüzden, hiç biz olamayacaksak da ışığın içindeki parıltıyı gördükçe seni yanımda tutuyor olacağım.