Sol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9.17.2009

17.09.09 - İyi, Kötü, Kürt...

Sekiz gün olmuş yahu... Ev bakmak, okul işleri vs derken...

Neyse, yarın İzmir'e dönüyoruz ailenin İstanbul kanadı olaraktan.

Zira ev tuttuk ve eşyalarımızı almalıyız. Her şey çok güzel gidiyor. Denk düşme, düşeş, Nottingham Düşesi ve daha hepsi, peki çoğu, otuz iki kısım tekmili... Kulak çekip tahtaya vurun.

Ebru ve Arzu'nun çocukluklarında oyun oynadıkları evde yaşayacak olmak da güzel bir his. Ve Berkcan Ebru, Arzu ve Esra'nın okuduğu okulda okuyacak.

Bahsi geçen okul tuttuğumuz evin hemen çaprazında.

Tabi sadece bu değil. Muafiyet sınavına Fransızca'dan giren öğrenciler içerisinde muvaffakiyete ulaşan bir bendenizim. Ders programım da ayrı bir şuh. Pazartesi günü 14.45-16.10 arasında derslerim, salı boş günüm, diğer günlerde de 11.40'da çıkıyorum okuldan.

İstanbul'daki arkadaşlarıma duyurudur. Bu saatler dışında müsaitim.

Ve asıl İzmir'dekilere duyurulur ki cuma akşamı gelip çarşamba akşamı geri döneceğim, ben arayamasam da siz arayın beni ki görüşelim.

Anneannem de içli köfte yapsın. Ya da otlu börek.

Ders programımı kıskananlar da , isim vermek gibi olmasın ama Oytun, çatlasınlar =)

Neyse...

Bu sabah Cem Garipoğlu 'teslim' olmuş. 197 gün sonra. Ceza Hukuku'na minnet hem reşit olmadığı hem de kendisi teslim olduğundan sanırım ceza indirimi alacak. Yine de tutuklanıp bir yere kapatılması her şekilde iyi.

Şu saatten sonra dışarıda kayırılan zanlı de içeride, mahkemede korunmaya devam edecek.

Görenleriniz oldu mu bilmiyorum ama yakalandığı sırada görüntüsü alınmış zanlının. Sakal, kilo... Nasıl da Ogün Samast'a benziyor.

Hatırlıyorsunuz değil mi?

Ogün Samast'ı?

Hani Hrant Dink'i öldürmüştü 19 Ocak'ta. BBP'nin gençlik örgütü, İdil Biret'in konseri sırasında eylem yapan Alperen Ocakları'yla bağlantısı olduğu Muhsin Yazıcıoğlu tarafından yalanlanmıştı. Polislerle jandarmalarla kahramanmışcasına fotoğraf çektirmişti. Her duruşmasında ahkam keserdi.

Hatırladınız, hatırladınız...

Bakalım Cem Garipoğlu'nun davaları nasıl olacak?

Dava demişken açmakla davaları olan insanlar var malum. Bu insanlar hala konuşmalarında iyi/kötü Kürt etiketlerini kullanıyorlar.

Dahası, bazıları iyi,kötü,Kürt diye etiketliyorlar insanları.

'Siz kendinize Kürt derseniz benim gözümde de başka bir vasfınız olmaz. Hem zaten nankörsünüz de.' dercesine.

Hem Ermenistan'la ilişkilerde, hem Kürt Sorunu'nun çözümlerinde, hem sağ cephe hem de Türk solu - çünkü böyle terim var, Türk solu diye, milliyetçi sol - karşı tarafın talepleri olmasını bir 'had aşma' durumu olarak görüyorlar.

Anlaşma kelimesinden anladıkları şeyin ne olduğunu cidden merak ediyorum.

Hülasa, bitirirken, hatırlatmak isterim, bu kadar karman çormanlıktan sonra, severim ben bunu:

''Üfleme. Çünkü bu bir çorba, sıcak tüketile.''

Kendinize dikkat edin.

=)

8.28.2009

28.08.09 - Tanrı'm Bende Ne Sabır Varmış...

Bunu yapacak kadar boş vakit bulduğuma inanamıyorum zira şu kısıtlı zamanımın daha da kısıtlı boş zaman hanesinin bu paydasını George Sand'ın hayatıyla ilgili yaptığım çalışma için harcayabilirdim. Ya da ne bileyim, Sims oynayabilirdim.

Bu arada, yazdığım şu cümle yazının en önemli cümlesidir; Sims 3'ü mutlaka oynayın.

Şimdi çok daha sıkıcı ve hatta bence abesle iştigal olan
cümleler yazacağım. Çünkü uyku tutmayacak yazmazsam.

Benimle aynı liseden, iki dönem öncemden mezun olmuş bir öğrencinin yazısına cevap yazacağım. Kendisi bu yazısını Facebook profilinde ve adının yazılı olduğu sitesinde paylaştığından, ismini kullanmakta bir sakınca görmüyorum.

Yazısını yer yer inceleyeceğim Serdar Yay'ın sitesi ve bahsi geçen yazısı için şu adreslerden yararlanabilirsiniz;
http://www.amatoryazarlar.com/makaleoku/1654/soruyorum;-kim-ister-.html
http://www.serdaryay.tr.gg/

Kürt Açılımıyla ilgili olan yazı, olaya verilen adların değişmesine değiniyor önce. Buna çok taktı insanlar ki Kürt Açılımı adının değiştirilmesinin ilk sebebi de buydu. İsim çok çarpıcı olduğundan gerisine bakmadı pek çok kişi.

Caydırıcı bir isim zira. Çünkü artık, isteseler de istemeseler de, kimse 'Kürt'ün 'ezilen kar sesinin çıkardığı yansıma adını alan dağ Türkleri' demek olmadığının farkında.

Yazarımız başlığı kaldırıp altına bakmış gibi en azından. Şüphesiz çok farklı şeyler görüp çok farklı yorumlamışız olayı.

Her şey bir yana, bende onun üslübunun insanda hissettirdiği 'Benim adım Hıdır, elimden gelen budur.' hissiyatı olmadığından, daha köşesiz davranacağım.

İlk paragrafta göze ilk çarpan her öküzün altında ABD arama mantığı. Sol kesimin - Chp'yi hariç tutuyorum zira onlara sol demek garip geliyor - yani hani başka ülkelerde, hatta bi' zamanlar bizim ülkemizde de bulunan sol kesimin ABD'yi her şeyden paranoyakça sorumlu tutmasını, onun karşısında kendisini güçsüz hissetmesini anlıyorum ama 'Bir Türk dünyaya bedeldir.' sözüne gönülden inanan sağ kesimin 'ABD bize bunu yaptırıyor, biz hiçbir şeyi kontrol edemiyoruz.' diye yakınmasını kendileriyle çeliştikleri şeklinde yorumluyorum. Ayrıca ben şahsen açtığım bir kuyuda kirli su içinde boğulacağımı bilsem o kuyuyu açmaya devam etmem. Safi bir mantık kafidir bunu anlamaya.

'Yaşanan olayların yaşanacak olayların mesajını verdiği şu karanlık günlerde Yüce Türk milletini bir kez daha bilinçli olmaya bu süreçte asla ve asla yanılgıya düşmemeye çağırıyorum ve çağrımdan sonra yazımın esas konusundan söz etmek istiyorum.'

Müthiş bir ego. Gerçekten. Toplam okuyucusu şu an itibariyle ( 01.26 )otuz altı olan bir yazar değil de Orhan Pamuk'muş gibi. Yazının esas konusuna geçiyoruz bu arada.

Oysa anladık yazının asıl konusunu ve yazarın neden rahatsızlık duyduğunu. Ne çok orjinal bir rahatsızlığı var ne de orjinal bir bakış açısı. Dahil olduğu ideolojinin ezber ve çelişkilerine cuk diye oturuyor.

Üstüne üstlük 'Yüce Türk milletinin Yüce ve Kutsal Dili'nin bütün gramer yapısı dümdüz ediliyor. Tüm yazı boyunca ve tekrar tekrar.

Mesela bir örnek;

'Şimdi son hafta yaşananları irdelemeye çalıştım.'

Didiklemeyeceğim.

Devam ediyorum. Bir yerden sonra 'Devlet nezdine' geçiyor ve oradan kronolojik bilgiler ediniyoruz.

Geçen hafta Kayapınar ilçesine bağlı Kırkpınar mezrası, eski adı olan Çelkeniya'ya geçti, duymuşsunuzdur. Çelkeniya Kürtçe bir isim ve orada yaşayanların çoğu da Kürt. Yazarımız Çelkeniya'nın Kırkpınar'ın eski adı olduğunu söylemiş ama buna içerlemiş de.

Gerçekten isim değişikliği bence de saçma bir şey. Halikarnosos'a Bodrum diyoruz ya... Küfür gibi. Medeniyetler beşiği diye övündüğümüz Anadolu'nun isimlerini Anadolu dili bile olmayan bir başka dile çevirmek bana işgalci bir zihniyetin ürünü gibi geliyor. Bu sebeple Çelkeniya'nın devamın gelmesini görmek güzel olur.

Ayrıca yaptıkları şeyleri onaylamadığı halde cumhurbaşkanı ve başbakan kelimelerini 'sayın'sız yazmamasını makama saygı diye yorumlamalıyız sanırım.

Ve gereksiz yere Baskın Oran'ın adının önündeki ünvanlardan utanıyor o ünvanlar ve sorumlulukları sadece Baskın Oran'ı ilgilendirirken.

'Sen kimliğinden de özünde de utanabilirsin ama aslına ve özüne asla leke kondurmayacak 72 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var. '

Üzgünüm, ama yok. Yani o yetmişiki milyonun zaten hepsinin etnik açıdan Türk olduğunu düşünmek nüfusun 99%nun Müslüman olduğunu düşünmekle aynı şey.

Ve yazarımız biz halka seslenerek bitiriyor. İkilemlerden bahsediyor.

Ben Nelly ve Kelly düeti olan Dilemma'yı dinlemek istiyorum.

İyi sabahlar.