12.15.2009

15.12.09 - Tram!

Hmm sanırım rahat üç ay geçmiştir en son vapurda yazdığım yazının üstünden. Hatırlıyorum da o zamanlar evden çıkıp 'karşı'ya geçmek baya korkutucu ve dolambaçlı bir macera gibi gelirdi.

İnsan gide gele alışıyor yahu.

Gerçi hala anlamış değilim neden Karaköy vapurları Eminönü'ne, Eminönü vapurları da Karaköy'e daha yakın hareket ediyorlar.

Ciddi muamma, öyle böyle değil...

Alıştım diyorum ama hala kaybolma zevkinin doruklarında gezebiliyorum. Bugün mesela, nerede olduğunu bildiğim halde Fransız Geçidi'ni ararken kayboldum. Aslında faydalı bir kayboluştu Meryem Ana Türk Ortodoks Kilisesi'nin yerini falan öğrendim. Gidip görmek lazım.

Ve dahası! Bugün İstiklal'deki tramvaya bindim ve bindikten sonra nasıl ineceğimi bilemedim. Acaba durak mı var? Yoksa müsait bi' yer mi gözetmeliyim?

Sonra bunları düşünerek çözemeyeceğimi fark edip yanımda duran kadına sordum. Durak sistemi varmış. Zaten sormamla eş zamanlı olarak durdu tramvay da... Mütemadî bir rezil oluşun tam içine düştüm. Bir diğer durakta da indim.

Bu şehir belki de o kadar kötü değildir yahu diye düşündüğüm ilk gün olarak sona erecek diye seviniyordum ki, buluştuğum arkadaşım – yazacağım bir sonraki muhtemel yazıda ondan edindiğim bilgileri kullanacağımdan gizliliğini korumalıyım – dünyanın aslında o kadar iyi bir yer olmadığını hatırlattı.

İkili ilişkiler çok boktan bir hal alıyor sevgili okur. Sıçtık resmen.

Bir de hala alışamadım şu atkı-eldiven-bere teslisini zarurî olarak kullanma olayına. Yazık yahu. Olmazlarsa üşüyorum olduklarında da deli gibi terliyorum. Hava biraz daha soğusa ya da en güzeli bahar gelse hemen...

Hani ısınan bir küreydik? İstanbul bu ısınan kürenin tam olarak neresinde de hala yağmur yağıyor burada?

Matrak diye bir kafe var. Oradaydık. Daha önce de birkaç kez gitmiştim. Sevmeye başlıyorum. Bi' Lost, bi' Arka Sokak havası var beni çeken.

Onlara da tekrar gidebilmek için gün sayıyorum. Uçağımın öğlen saatlerinde olduğunu düşünürsek tam olarak yirmi sekiz gün sonra en azından birine – ya Lost'a ya Arka Sokak'a – gidebileceğim. İstanbul'da güzel nargile yok. Tophane diyenin alnını karışlarım, Bahane'nin nargileleri bile daha iyi.

Şimdi böyle deyince aklıma geldi, ben Bahane'yi de özledim be...

İzmir'den birileri gelecek olursa bu yakınlarda Arka Sokak'tan, Bahane'den ya da ne bileyim Lost'tan ıslak mendil falan getirsinler bari. Elimi siler siler onları hatırlarım.

Ha... Bi' de boyoz. N'olur.

2 yorum:

  1. boyoz soğuyunca güzel olmaz. sen buraya gel ben yedircem sana,yanında da sıcak çay,en güzelinden :)

    YanıtlaSil
  2. Lafının üstüne laf söylemiş gibi olacağım ama ben soğuk severim be =D

    YanıtlaSil