8.28.2009

28.08.09 - Tanrı'm Bende Ne Sabır Varmış...

Bunu yapacak kadar boş vakit bulduğuma inanamıyorum zira şu kısıtlı zamanımın daha da kısıtlı boş zaman hanesinin bu paydasını George Sand'ın hayatıyla ilgili yaptığım çalışma için harcayabilirdim. Ya da ne bileyim, Sims oynayabilirdim.

Bu arada, yazdığım şu cümle yazının en önemli cümlesidir; Sims 3'ü mutlaka oynayın.

Şimdi çok daha sıkıcı ve hatta bence abesle iştigal olan
cümleler yazacağım. Çünkü uyku tutmayacak yazmazsam.

Benimle aynı liseden, iki dönem öncemden mezun olmuş bir öğrencinin yazısına cevap yazacağım. Kendisi bu yazısını Facebook profilinde ve adının yazılı olduğu sitesinde paylaştığından, ismini kullanmakta bir sakınca görmüyorum.

Yazısını yer yer inceleyeceğim Serdar Yay'ın sitesi ve bahsi geçen yazısı için şu adreslerden yararlanabilirsiniz;
http://www.amatoryazarlar.com/makaleoku/1654/soruyorum;-kim-ister-.html
http://www.serdaryay.tr.gg/

Kürt Açılımıyla ilgili olan yazı, olaya verilen adların değişmesine değiniyor önce. Buna çok taktı insanlar ki Kürt Açılımı adının değiştirilmesinin ilk sebebi de buydu. İsim çok çarpıcı olduğundan gerisine bakmadı pek çok kişi.

Caydırıcı bir isim zira. Çünkü artık, isteseler de istemeseler de, kimse 'Kürt'ün 'ezilen kar sesinin çıkardığı yansıma adını alan dağ Türkleri' demek olmadığının farkında.

Yazarımız başlığı kaldırıp altına bakmış gibi en azından. Şüphesiz çok farklı şeyler görüp çok farklı yorumlamışız olayı.

Her şey bir yana, bende onun üslübunun insanda hissettirdiği 'Benim adım Hıdır, elimden gelen budur.' hissiyatı olmadığından, daha köşesiz davranacağım.

İlk paragrafta göze ilk çarpan her öküzün altında ABD arama mantığı. Sol kesimin - Chp'yi hariç tutuyorum zira onlara sol demek garip geliyor - yani hani başka ülkelerde, hatta bi' zamanlar bizim ülkemizde de bulunan sol kesimin ABD'yi her şeyden paranoyakça sorumlu tutmasını, onun karşısında kendisini güçsüz hissetmesini anlıyorum ama 'Bir Türk dünyaya bedeldir.' sözüne gönülden inanan sağ kesimin 'ABD bize bunu yaptırıyor, biz hiçbir şeyi kontrol edemiyoruz.' diye yakınmasını kendileriyle çeliştikleri şeklinde yorumluyorum. Ayrıca ben şahsen açtığım bir kuyuda kirli su içinde boğulacağımı bilsem o kuyuyu açmaya devam etmem. Safi bir mantık kafidir bunu anlamaya.

'Yaşanan olayların yaşanacak olayların mesajını verdiği şu karanlık günlerde Yüce Türk milletini bir kez daha bilinçli olmaya bu süreçte asla ve asla yanılgıya düşmemeye çağırıyorum ve çağrımdan sonra yazımın esas konusundan söz etmek istiyorum.'

Müthiş bir ego. Gerçekten. Toplam okuyucusu şu an itibariyle ( 01.26 )otuz altı olan bir yazar değil de Orhan Pamuk'muş gibi. Yazının esas konusuna geçiyoruz bu arada.

Oysa anladık yazının asıl konusunu ve yazarın neden rahatsızlık duyduğunu. Ne çok orjinal bir rahatsızlığı var ne de orjinal bir bakış açısı. Dahil olduğu ideolojinin ezber ve çelişkilerine cuk diye oturuyor.

Üstüne üstlük 'Yüce Türk milletinin Yüce ve Kutsal Dili'nin bütün gramer yapısı dümdüz ediliyor. Tüm yazı boyunca ve tekrar tekrar.

Mesela bir örnek;

'Şimdi son hafta yaşananları irdelemeye çalıştım.'

Didiklemeyeceğim.

Devam ediyorum. Bir yerden sonra 'Devlet nezdine' geçiyor ve oradan kronolojik bilgiler ediniyoruz.

Geçen hafta Kayapınar ilçesine bağlı Kırkpınar mezrası, eski adı olan Çelkeniya'ya geçti, duymuşsunuzdur. Çelkeniya Kürtçe bir isim ve orada yaşayanların çoğu da Kürt. Yazarımız Çelkeniya'nın Kırkpınar'ın eski adı olduğunu söylemiş ama buna içerlemiş de.

Gerçekten isim değişikliği bence de saçma bir şey. Halikarnosos'a Bodrum diyoruz ya... Küfür gibi. Medeniyetler beşiği diye övündüğümüz Anadolu'nun isimlerini Anadolu dili bile olmayan bir başka dile çevirmek bana işgalci bir zihniyetin ürünü gibi geliyor. Bu sebeple Çelkeniya'nın devamın gelmesini görmek güzel olur.

Ayrıca yaptıkları şeyleri onaylamadığı halde cumhurbaşkanı ve başbakan kelimelerini 'sayın'sız yazmamasını makama saygı diye yorumlamalıyız sanırım.

Ve gereksiz yere Baskın Oran'ın adının önündeki ünvanlardan utanıyor o ünvanlar ve sorumlulukları sadece Baskın Oran'ı ilgilendirirken.

'Sen kimliğinden de özünde de utanabilirsin ama aslına ve özüne asla leke kondurmayacak 72 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var. '

Üzgünüm, ama yok. Yani o yetmişiki milyonun zaten hepsinin etnik açıdan Türk olduğunu düşünmek nüfusun 99%nun Müslüman olduğunu düşünmekle aynı şey.

Ve yazarımız biz halka seslenerek bitiriyor. İkilemlerden bahsediyor.

Ben Nelly ve Kelly düeti olan Dilemma'yı dinlemek istiyorum.

İyi sabahlar.

10 yorum:

  1. yazını büyük bir beğeniyle okudum arkadaşım.ben serdar yay ile aynı dönemde ve aynı sırada okumuş biriyim.fakat itiraf etmeliyim ki en az benim kadar durumun farkındasın.
    yazmak güzel şey.herşeye rağmen üretmek.
    ama en güzeli de yeni birşeyler üretmek.benim serdar a en büyük eleştirim de bu noktada olmuştu.hatta o kadar ki bir konu hakkında serdarın neler yazabileceğini bilmek için onun yazılarını okumaya gerek olmadığını söylemiştim.
    zaten sorunların çözümsüz kalmasındaki temel sebep klişe lafların ötesine geçememiş olmak.bunu yanlızca serdar için söylemiyorum.
    bir diğer eleştirim de yazının analizden yoksun olduğu yönündeydi.senin de aynı noktayı farketmene sevindim.ABD içerikli komplo teorileri bu yazısında da baş köşede..
    her zaman yazacak kadar hayata duyarlı olman dileğiyle.
    istanbul üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi ORHAN SÖĞÜT

    YanıtlaSil
  2. Yanlış anlama da, orjinal değil, orijinal. Hani Facebook'ta ilk başta yazıp sildiğin yorumunda "Türkçe gramerine yapılan şundan bundan" bahsetmişsin ya, senin yazın da pek matah değil gramer açısından.

    Orhan, benimle konuştuktan sonra (ne konuştuğumuzu gayet iyi biliyorsun.) gelip bunları yazman herhalde lise zamanındaki fikirlerin ve yaşam tarzının çelişkisi gibi olmuş. Hani yaşam tarzları zaten hemen hiçbir insanın dilediği gibi olmaz, birçok insan düşündüğünden ve umduğundan farklı olanı yaşar. Ama sözüne biraz da olsa sadık olan kişiler hemen bir gün önce söyledikleri lafları unutmazlar, tam aksine söz söylemezler. Eyvallah Orhan.

    Bu yazı hakkında söyleyecek pek söz yok. Bloglar zaten süperegoların patlama alanıdır. Patladıkça da patlar bunlar. İşte al bir yazıyı, alıntılar yapa yapa başka bir yazı hazırla. İçi boş olabilir ama rahatlatmıştır, Dilemma'yı da dinlemeye devam, kendin için.

    YanıtlaSil
  3. Gramer konusunda sidik yarıştıracak değilim, gecenin bi' körü iki tane 'i' kaçırdım diye gramer düzücü olmak hoş tabi.

    Artı, bir yazıyı alıp alıntılar yapmak, sanırım buna mikro eleştiri diyebiliriz, sadece yeni bir yazı oluşturmak amacıyla yapılmaz. Kaldı ki birisi benim bir arkadaşımın yazdığı bir 'şey' için oturup benim yaptığımı yapsa ilk önce teşekkür ederdim sanırım. Anladığım kadarıyla siz de baya yakın arkadaşsınız o kadar ki 'Soruyorum Size: Kim İster?' yazısıyla ilgili bütün eleştirilere, yazarı sussa da, sen cevap vermişsin.

    Nihayetinde, okuyup yorum yaptığın için teşekkür ediyor süperegom. =)

    YanıtlaSil
  4. alican'cım ellerine sağlık. ayrıca sabrına da.
    kaldı ki yine de o yazıyı eleştirmen bana zaman kaybı gibi gelmedi değil, mis gibi sims 3 varken. çünkü yazıda ciddiye alınacak bir şey göremedim ben.
    her zamanki 'Türkiye Türklerindir' mantığı. bayrak, vatan, millet fetişi. ve dahası o yüceler yücesi Türk milletinin -elbette ki hepsinin değil, bu kişilerin- olağanüstü ırkçılığı, insanlara sadece insan olduğu için bile değer veremeyecek yapısı, kendini üstün görmek gibi bir lükse sahip olduğunu düşünmesi.
    vatanımızı bölmeye çalışıyorlar nedir ya? komik.
    nasıl da birbirimize kenetlenmiş yaşıyorduk değil mi? ah!
    vatanını bölmeye çalışan biri görmek istiyorlarsa bu zihniyetler, saçma sapan teoriler düşünmek veya facebook sayfalarını saçma sapan cümlelerle doldurmak yerine lütfen yerinden kalkıp bir aynaya baksın.
    - yok yahu, yine de yazabilirler, aslında çok da güldüm hani. -

    YanıtlaSil
  5. Türkiye'deki meselelere, bir Türk olmaktan ziyade sade bir insan olarak, nötr (0) noktasından bakmaktansa; her taşın altında batılı güçlerin olduğunu arayan 'paranoyak'lar gibi biraz milliyetçi -belki eleştirilen yazının sahibi gibi aşırı değil- bakmanın, yani açıkça bu tarz konularda taraf olmanın sakıncası olmadığını düşünüyorum.
    Bunu giriş cümlesi olarak söyleyerek bu konudaki asıl fikrimi beyan etmişimdir sanırım. Bunun haricinde vurguladığın etnik kökenleri yok sayıp, herkesi Türk kabul etme fikriyle ilgili görüşlerine sonuna dek katılıyorum.
    Güzel yazı olmuş, tebrik ederim.

    Fantastik kurguyla ilgili de bir şeyler görmek isteriz. :)
    Ertuğ...

    YanıtlaSil
  6. Bahsettiğin düşünce tarzıyla düşünüp dört bir yanımız düşmanla çevrili, zaten Türk'ün de Türk'ten başka dostu yok ki anacım korkularına bürünüyoruz. Bürünüyorlar.

    Teşekkür ederim vakit ayırdığın için =)

    YanıtlaSil
  7. Aynı kalmış demekki. Hala aynı ırkçılık, aynı faşistlik, aynı saçma ideoloji, aynı ulaşılmaz ütopya. Ne zaman kendi fantezi dünyasından çıkıp gerçekleri görebilcek tek kana bağlı bir devlet kurulamayacağı gibi bu milleti kimsenin bölmeye gücü yetmeyeceğini de anlamaları daha ne kadar sürecek bunu merak ediyorum. Kendi küçük at gözlükleriyle dünyaya böylesi bir açıdan bakarlarken bölücülük yolunda eli silahlı teröristlerden ne farkları kalıyorki. Eleştirilen bölücülükse bunlarda da var hemde sonuna kadar etnik kimliğe dayalı bölücülük var. Hangisi daha tehlikeli belkide bu tartışılmalı. Serdar yakında elinde mezureyle kafatası ölçümüne çıkarsa hiç şaşırmam. :)

    Peki nerde bizi biz yapan, o çok sevdikleri "türkleri" "milleti" "vatanı" kuran Atatürk? Neden yazılarda esamesi okunmuyor? Kimlik avına çıkmışken kendi benliğimizi kaybettiğimizden şüphelenen yok mu aranızda?

    Herşeye rağmen ister adı makama saygı olsun, ister profesyonelliğin getirisi alışkanlık olsun "sayın" gibi ünvanların kullanılmasını gerekli ve haklı görüyorum.

    Meselenin önemine uygun daha ciddi bir yazı beklerdim ama konunun özüne inmen, gerekli yerlere temas etmen ve haklı eleştirilerinle harika bir yazı çıkarmışsın. Banada yorumu yazmak düştü.

    Sendeki egoyada hayranım bilesin :) Ayşe

    YanıtlaSil
  8. yazdıklarımı tekrar tekrar okuyorum ama senin alınmana sebep olacak bir şey inan ki göremiyorum remzi..senden farklı olarak ben beğendiğimin de beğenmediğimin de altına düşüncelerimi yazıyorum.yeter ki eleştirmeye değer olsun.
    en azından eleştrimi insanların yaşam tarzlarına değinecek kadar düşük seviyede tutmuyorum.
    fikrini söyle,fikrimi söyleyeyim.sonra herkes kalkıp evine gitsin.bence tüm mesele bu..
    orhan

    YanıtlaSil
  9. Kimsenin alınmasına sebep doğuracak bir şey yok zaten ortada. Her ne kadar bence basmakalıp,saçma ve Türkçe'nin çamları nasıl devrilir konulu araştırmaya enfes bir örnek oluşturabilecek olsa da Serdar'ın bir şekilde düşüncelerini belirtmesi iyi hatta gerekli bir şey.

    Tartışma olmalı şüphesiz ama 'alınma' saçma yahu.

    YanıtlaSil
  10. Güzel bir blog, uzun zaman devam etmesi dileğiyle...

    YanıtlaSil