12.25.2011

Noel Hafızası

Arada bir, hala, kimseye anlatmadığım bir an geliyor aklıma, böylelikle zamanın göreceli olduğuna daha çok inanıyorum.
Yani, üç buçuk ay süren bir "şey"le alakalı nasıl olur da anlatılmamış anılar kalabilir ki, değil mi? Üç yıldır anlattığımı düşünürsek hele.
Bugün, evet, tam olarak bu şaşırmayı bir kez daha yaşadım. Sıkıcı pazar günlerine has bir beklentiyle, üzerimde pijamalarım ve pelerin yaptığım battaniye, oturmuş Baturay'ı bekliyordum -ki hala gelmedi-, birden aklıma Johnie ile birlikte Baturay'ın kampüsünde gerçekleştirilen bir konferansa katıldığımız gün geldi. Hemen ardından da devamı, tıpkı çorap söküğü gibi diyebiliriz...
O gün, o konferans sırasında yaşadığımız bir olay sonucu, oturum devam ederken, Johnie'yi terk edip salondan çıktım ben. Zamanında İmparatorluk'a hizmet eden binanın taş merdivenlerinden inerken, hatırlıyorum da, hem kızgın hem de haklı hissediyordum. Şu anda saçma geliyor ama sanırım gerçekten haklıydım. Ve sizi temin ederim, sinirlenmeme izin verecek bir haklılığım varsa çekilmez biri olurum. Uzlaşılması imkansız. Neyse ki çok nadir haklı olmaya özen gösteriyorum.
Yine de, o gün haklı olacak kadar şanssızdım. Ve haklı oluşumun geri adım atmama izin vermeyeceğini biliyordum. Johnie, olur da adım atmazsa ilişkimin bitmiş olacağı kişi, ben yanından kalkarken numaradan da olsa tüm dikkatiyle konuşmacıya odaklanmıştı.
Bittiğini hissediyordum. Kötüydü. Yine de, en azından, ben bitirmiştim.
Hukuk Fakültesi'nden çıkıp Sahaflar Çarşısı'na meyleden merdivenlerden inerken durmamı söyleyen bir mesaj aldım.
İki hafta daha sürsün her şey, Johnie beni yüz üstü bırakma şansı yakalasın diye durdum ben de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder