5.27.2010

Bir Sensör Hikayesi

İnsanlar birbirlerine alıştıkları gibi gittikleri yerlere, yedikleri şeylere de alışırlar, bilirsiniz. Irk halinde alışmaya meyilliyiz korkarım.
Ya da alışmaya alışığız.
Şimdi dilimin ucuna gelse de, alışkanlıklarına bağlılığı yüzünden acı çeken, korkusu yüzünden aldatılmayı göz ardı edip sevgililerinden ayrılmayanlardan bahsetmeyeceğim.
Aslında, hep geldiğim kafeden bahsetmek istiyorum. Güzel bi' yer. Evime yakın. Garsonlarla da birbirimize alıştık hatta. Sürekli tek başına gelen kadın imajını oturttum kısacası. Belki de martini içen kadın diyorlardır. Ya da uzun boylu, kısa etekli ve kahverengi saçlı kadın diyorlardır.
Ya da, sadece, ''Off... Oğlum göte bak!.,, diyorlardır.
Fark etmez.
Güzel masaları var buranın ve güzel avizeleri. Ama çok fazlalar. Biraz daha az olsaydı eğer, görmemişlik havasından kurtulurdu sanırım ortam. Kırmızı ve bej başlıklı, göz yaşına benzetilmiş camdan yapılmış sarkan süsleri var avizelerin. Topuklu giydiğimde kafama değiyorlar.
Taçk, taçk, taçk...
Ayakkabılarım zeminde bu sesi çıkartıyor. Yerler parke ama altları boş galiba. Bütün kış soğuk oldu durdu, belki bundandır.
'U' şeklinde bir yer burası. Bu öyle bir 'U' ki ortasında bir bahçe var ve kenarlarda da zeminden üç basamak yukarıda duran, porte-fenêtrelerle ayrılan masalar var. Havanın güzel olduğu akşamlarda da bahçenin ortasında canlı müzik yapan bir grup oluyor. Çiftler dans ediyor, masalarda oturanlar eller havaya yapıyor vesaire vesaire.
Ben genelde izliyorum. Arada bir, tuvalete gidersem o da, ayağa kalkıyorum. Tuvalet bahçede, kışın kapısının önünde hep su birikintisi olan yer. İçerideyse ışıklar sensörlü, sifon sensörlü, sabun aparatı sensörlü, musluk sensörlü, kağıt havlu verici sensörlü...
Sevmiyorum pek bu sensör işini ya, neyse.
Grup bi değişik Latin müziği çalıyor. Konga sanırım ama emin değilim. Bari müzisyenlerin içinde yakışıklı bir adam olsaydı. Yakışıklıyı geçtim hadi, yatılabilecek bir adam...
Yok tabi.
Ama dans eden bir çift var ki, bakın bu ilginç. Normalde, bilirsiniz, toplumun geneli için eşli modern dans piste çıkıp eşinin üstüne yığılıp zombi misali sağa sola seğirtmekten ibarettir. Konga zor bi' seçim.
Durun bi' dakika...

...

Belki de bunun için bir sensör olmalıydı. Eski sevgilini göreceksin sensörü.
Şu dans eden çiftteki adam, benimdi bir zamanlar. Ah... Geçmiş zaman eki nasıl da acıtıyor insanın canını. Oysa bir hayli uzun zamandır geçmiş zamanın rivayetiyle çekimleniyoruz biz. Garip.
Belki de dans yüzündendir. Anıları canlandırmak için bazen bir katalizör gerekir, bilirsiniz. Çok iyi hatırlıyorum dans edişlerimizi. Gözlerini benden alamayaşını.
Şimdi bakmıyor bile, diğer kadına bakıyor.
Sahi, o şu ''Kadınım...,, diyen adamlardan biriydi. Ne kadar ''Kendi ayaklarımın üstünde dururum, başkasına gerek yok.,, deseniz de, dediysem de, hoşuma giderdi ziyadesiyle.
Ona da diyor mudur şimdi acaba?
Neyse, kusursuz bir adam değildi ama o da. Aynı boydaydık. Onca zaman topuklulardan uzak yaşadım. Bu kadın da mesela, babet giymiş.
Bi' de kör galiba, yeşil eteğin altına mavi babet giymezdi yoksa.
Dansları bitiyor.
Ben de kalkayım, selam verir oradan da eve giderim. Bütün gece onların kumru hallerini izleyecek değilim.
...
Orospu çocuğu! Az evvel göz göze geldik. Yani ben geldim. O ise orada değilmişim gibi boşluğu izledi.
Neyse... Taksi!

...

Tak, tak, tak...

Ermm, ne! Kim ki bu saatte? Kötü bi' şey olmasa bari.
Ne işi var bu herifin bu saatte burada?
'İyi geceler, uyandırdım değil mi?'
Eh, evet. Kötü bir şey olmamıştır umarım?, Uyandırmış mıymış, şaka falan mı yapıyor acaba?
'Yok, hayır. Bi' şey oldu ama kötü değil. Yani, bence. Umarım sen de böyle düşünürsün...,,
Nedir mevzu?
'Ben seni unutamamışım, bugün seni görünce...'
Ha, gördün yani?
'Evet. Çok güzeldin. Hala öylesin, her zamanki gibi. Seni görünce, her şey aklımda canlandı. Birlikteyken ne kadar mutlu olduğumuz, eğlendiğimiz.'
Evet, güzel günlerdi gerçekten, ama bugün de yeterince eğleniyordun bence.
'Evet, evet güzeldi. Ama seninleyken farklıydı. Ben... Sanırım bunları söylemek istedim...'
Başka bir şey ekleyecek misin?
'Yok, hayır.'
Teşekkür ederim öyleyse güzel iltifatların için. İyi geceler.

Gaarç... Pat!

Hem kısa boylu hem de kendinden bu kadar emin.
Ah... İşte sensörün bir iyi yanı. Sensörle çalışan lamba ışığı size suratına kapıyı çarptığınız sevgilinin ne kadar orada durduğunu gösteriyor.

Galiba her şey bir yana, teknolojiyi seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder