8.19.2009

19.08.09 - İlk Düşüş

Eczaneyi de özleyeceğimi fark ettim ya bugün... Bu gidiş çok değiştirecek beni. Ne kadar sızlansam da orada/orası hakkında, sanırım içten içe orada geçirdiğim her günü çok sevdim.

Her şey bir yana sürprizlerle dolu bir yerdi ve ben gittikten sonra da öyle kalacağını bilmek biraz su serpiyor kalbime. Kendine has ambiyansı olan yerleri bilirsiniz, burası da öyle bir yer.

Bölüm sonu boss'u diye adlandırılabilecek tatta 'unique' hastalarıyla, içlerine dahil olduğum eşsiz çalışanlarıyla ve ona ne kadar saygı duyduğumdan bi'haber eczacısıyla...

Balçova'ya yolu düşeniniz söylesin, adresi vereyim. Aspirin alma bahanesiyle girip bi' muhabbet edin. Olmadı dönen muhabbeti dinleyin. Benden de bir selam söyleyin.

Çalışanların haricinde, bu 'unique' müşterilerin şahı bir amcamız da orada olacaktır muhtemelen. O amca ki adını veremiyorum burada, bana bugün erkeklerin evliliğe bakış mentalitesini açıklamış olabilir.

Hem de aşağıda görebileceğiniz kadar lirik bir biçimde;

''Eşin güzel ise düğün senin evinde. Ne işin var düğün evinde?
Gir eğlen... Çık eğlen...

Eşin çirkin ise ölü senin evinde. Ne işin var ölü evinde?
Gir ağla... Çık ağla...''

Düşündürücü. Bi' ara, belki biraz araştırmanın ardından, sırf bununla ilgili bir yazı yazacağım.

Bunun dışında bugün biraz hüzünlüydü. Çok kısa süredir tanıdığım ve keşke daha iyi tanısaydım dediğim bir arkadaşımı, Alper'i, İsveç'e yolluyoruz. Onu uğurlama için bir grup birbirinden çok farklı telden çalan insan tek bir masada toplandık.

Hediyeler verdik ve fotoğraflar çektik. Elime geçtiklerinde, çirkin de çıkmış olsam, paylaşacağım.

Alper'e müthiş yolculuklar diliyorum. İyiden çok daha fazlasını hak ediyor zira.

Masada bir diğer önemli insan - herkes çok önemliydi şüphesiz ama - Gökhan'dı. Çünkü sadece Alper'i uğurlayan bizin aksine - biz = masanın geri kalanı - Gökhan hem Alper'i, hem beni hem de Mert'i uğurlamaya hazırlıyor kendini. Hüzün bağlamış dört bir yanını diyeceğim kısaca.

Canımın içi benim. Bu kadar çok sevim de tek bir bitişik fotoğramızın olmaması, şimdi fark ettim, çok üzdü beni.

O yüzden bu yazı da bu bitiş de ona itaf edilmiştir.

Çok sevgili dostum Gökhan'a...

Ki ben onun yakasını İstanbul'dan bile bırakmayacağım.

Not: Bugünün fotoğrafındaki yakışıklı da Gökhan. Biline =) .

4 yorum:

  1. alican'cığım;şüphesiz çalıştığın ortamdaki kişilerin yapıları da çok önemli ama ya sihir sendeyse...gitmeden görüşelim yoksa çok üzülürüm...kolye devir teslim töreni yapmıyacakmıyız:)))

    YanıtlaSil
  2. Bu hafta sonu görüşsek süper olur aslında. Ben arayacağım sizi. =)

    YanıtlaSil
  3. eczaneyi ben bile özlerim ^^
    *dry

    YanıtlaSil