Uyuyan Güzel, cadının büyüsü yüzünden kendi jenerasyonundan bir asır küçük prensle mutlu olabildi. Belki o lanet olmasaydı yıllar boyunca kısmetini bulamayacak, ayıp olmasın diye krallığıyla evli olduğunu açıklayıp kendini hayır işlerine, sanata falan adayacaktı.
Kendisi gözümüzde bir I.Elisabeth bir Jeanne D'Arc olacaktı.
Yüz yılda güzellik anlayışı da dahil pek çok şey değişir, malum zamanında kadın denince akla gelen Banu Alkan'ı düşününce her şey anlaşılıyor. Ona iyi dileklerini sunan perilerden birinin desteğiydi prensesin şansı şüphesiz. Büyülü bir destek olmadan erkeklerin beğenisinde kalmak zor.
Ama imkansız değil, onu da yapan var. Biz buralarda böyle durumlara Ajda Pekkan deriz.
İşte sorun bu olabilir, diye düşünüyorum. Modern tıp ne kadar ileri gider yer çekiminin etkisini de sıfıra indiren bir uzun süreli uyutma konusunda bilmiyorum ama ben kararlıyım, yüz on dokuz yaşıma girdiğimde hala on sekizimde gösterip çıtır bir sevgili yapacağım.
İşte o zaman bana sübyancı demeyin, hepimiz daha çocukken bu masalı tepki vermeden okuduk. Olayın yanlış olmadığının ve olamayacağının meşru kanıtıdır bu.
Yoksa hayır işlerine ya da sanata falan adayacağım kendimi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder