8.20.2010

Birinci Yıl Yazısı

Ayağımda mavi süet ayakkabılarla bindim uçağa, nihayetinde eve vardığımda da ayağımda onlar vardı.
Eve döneli iki hafta oluyor, arada geçen zaman bu yaz tatil olarak geçen ilk süreydi. İzmir'e varır varmaz söylemeye başladığım gibi, İstanbul'u bir hayli özlemiştim.
Durup düşününce İstanbul hakkındaki hissiyatım da hayatım gibi değişmiş bir yılda.
Her ne kadar bu değişim hakkında hala düşünüyor olsam da geçirdiğim yılın çok faydalı olduğunu söylemeliyim.
Ki düşününce blogu açalı da bir yıl oluyor. Bugünlerde düşünecek çok şey var, başlasam bitmesi kim bilir ne kadar sürer?
Hala gerçekdışı geldiği oluyor geçen zamanın. Cidden, çok uzun süre geçmedi, lisede elinde yazdıklarıyla bir kaç okur bulmaya çalıştığmı çok net canlandırabiliyorum gözümde. Sonra her şey hızlandı. Mezun oldum, İstanbul'a taşındık. Bu sırada kendi blogumu açma vaktimin geldiğini fark ettim, komik ama tek başıma yapamayacağımı düşünürdüm hep. Blogla birlikte bir anda milyonlara ulaşamadım tabi ama bunu okuduğuna göre sana ulaşabilmişim demektir. Daha görülür bir hayatım oldu. Hayatımın büyük bir kısmı yazmaya ayrıldı ki zaten bu kadar kısa sürede bu denli çok yazıyı böyle yazıdm. Elimden geldiğince yaşamaya çalışıyorum bir yandan da.
Ki bu bir yakınma değil. Aksine beni her daim teşvik eden anneme müteşekkir olduğumu söylemek istiyorum ve Denizhan Baturay Çalışkan'a, Ekin Asar'a, Halil Yiğit'e ve Zeynep Tahire Özgüvenç'e karşılık beklemeden yaptıkları desteklerden ötürü teşekkür ediyorum. Benimle uğraşmak, olmak gerçekten zordur ve onlar bunu çok iyi başarıyorlar. Yeri gelmişken, özellikle blogu açtığım ilk aylardaki harcadığı efordan dolayı Oytun Tez'e de teşekkür ederim.
Geçen sezonun büyük bir bölümü yazdıklarımı daha çok insana ulaştırmaya çalışarak geçti. Bunu ne kadar başarabildim tartışılır ama geldiğim yer şu an için ben, mutlu ediyor. Benimki gibi bir hayatı sürdürürken yazacak şeylerin çok olması şüphesiz bir avantaj ama bundan sonraa, en azından bir süre, kendimi daha net anlatmaya çalışacağım. Bu yüzden fotoğrafları, dedikoduları, kısa şortları daha yakından göreceksin.
Zira bir yazar dahası bir insan olarak kendim olma konusunda en sonunda daha cürretkar ve özgür olabileceğim bir konumdayım.
Okumaya devam et.

Ve sana da teşekkürler.

Samimiyetle

3 yorum: